Ekonomik Terimler -D

0
629
ekonomik-terim-d

Dalgalı Kur Rejimi (Floating Exchange Rate Regime)

Kurun büyük ölçüde piyasadaki arz ve talep koşullarına göre belirlendiği sistemi ifade eder. Döviz kurlarındaki aşırı oynaklığı ve/veya piyasa temellerinden kopuk hareketleri önlemek amacıyla merkez bankaları döviz alımı/satımı yoluyla piyasaya seyrek olarak ve sınırlı miktarlarda müdahale etmektedir.

Dealer (Dealer)

Alım-satım işlemlerinde kendi nam ve hesabına hareket eden kişi ve kurumlara verilen isimdir.

Deflasyon (Deflation)

Fiyatlar genel düzeyinde sürekli bir düşüş durumunu ifade etmektedir.

Deflatör (Deflator)

Parasal terimlerle (nominal) ifade edilmiş olan bir iktisadi büyüklüğün (örneğin ücretler, hammadde fiyatları, maliyetler vb.) değerinin gerçek değere (reel) çevrilmesinde kullanılan fiyat endeksini ifade eder.

Değişken Faizli İhraçlar (Floating Rate Notes)

Getirisi, ihracı sırasında sabitlenmeksizin önceden belirlenen başka değişkenlere bağlanan kıymetlerdir. Gerçekleşen enflasyona veya LIBOR gibi uluslararası faiz oranlarının, örneğin geçmiş 3 aylık ortalamasına endekslenen ihraçlar bu türe girmektedirler. Getiri (faiz) oranlarındaki belirsizliğin arttığı ve fiyat oluşumlarının güçleştiği ortamlarda, hem ihraç eden hem de yatırımı yapan kişi ve kuruluşlar açısından riski daha düşüktür.

Devalüasyon (Devaluation)

Sabit kur rejiminde, ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin azalmasını ifade eder. Örneğin, bir Türk lirasının bir ABD doları karşısındaki değerinin 2,0 TL’den 2,2 TL’ye düşmesi, Türk lirasının ABD doları karşısında %10 değer kaybetmesi (ABD dolarının değer kazanması) anlamındadır.

Devlet İç Borçlanma Senetleri (Government Domestic Borrowing Securities)

T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yurt içi piyasada ihraç edilen borçlanma senetleridir.

Dezenflasyon (Disinflation)

Fiyat artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade etmektedir.

Dış Ticaret Dengesi (Foreign Trade Balance)

Yurt içinde yerleşik kişiler ile yurt dışında yerleşik kişiler arasında gerçekleştirilen ve gümrüklerden geçen mal ihracat ve ithalat tutarları arasındaki farkı ifade eder. İhracatın ithalattan fazla olması durumunda dış ticaret fazlası, tersi durumda dış ticaret açığı oluşur

Dış Ticaret Hadleri (Terms of Trade)

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine oranıdır. Dış ticaret haddinin 100’ün üzerinde bulunması, dış ticarete konu malların ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına göre daha yüksek olduğunu gösterir. Birim değer endeksleri TÜİK tarafından hesaplanmaktadır.

Dışa Bağımlılık (External Dependency)

Kendi teknoloji ve sanayi altyapısını oluşturmakta yetersiz kalan ülkelerde üretim için gerekli olan yatırım malları, hammadde veya ara malların diğer ülkelerden ithal edilerek karşılanması, söz konusu madde ve hammaddelerin yurt içinde üretilememesidir.

Doğrudan (Kesin) Alım (Outright Purchase)

TCMB’nin para politikası hedefleri çerçevesinde, para arzının ve ekonominin likiditesinin etkin bir şekilde düzenlenmesi amacıyla kullandığı açık piyasa işlemlerinden biridir. Genellikle, piyasada kalıcı likidite açığı (sıkışıklığı) olduğu durumlarda, TCMB’nin piyasadan (açık piyasa işlemi yapmaya yetkili kuruluşlardan) kendi portföyü için menkul kıymet almasını ve karşılığında sisteme kalıcı olarak likidite sağlamasını ifade eder.

Doğrudan (Kesin) Satım (Outright Sale)

TCMB’nin para politikası hedefleri çerçevesinde, para arzının ve ekonominin likiditesinin etkin bir şekilde düzenlenmesi amacıyla kullandığı açık piyasa işlemlerinden biridir. Genellikle, piyasada kalıcı likidite fazlası olduğu durumlarda, TCMB’nin piyasaya (açık piyasa işlemleri yapmaya yetkili kuruluşlara) kendi portföyünden menkul kıymet satmasını, karşılığında sistemden likidite fazlasını kalıcı olarak çekmesini ifade eder.

Doğrudan Yabancı Yatırım (Foreign Direct Investment)

Yatırımcının yerleşiği olduğu ekonomi dışındaki bir ekonomide bir işletmenin yönetimini kontrol ettiği veya yönetiminde söz sahibi olduğu uzun vadeli bir yatırım şeklidir. Doğrudan yabancı yatırımda, yatırımcının işletmenin sermayesinde %10 veya daha fazla paya sahip olması veya yönetimde söz sahibi olması esastır.

Dolarizasyon (Dolarization / Currency Substitution)

Bir ülkedeki yerleşiklerin değişim aracı, hesap birimi ve değer biriktirme aracı olarak kendi ulusal paraları yerine yabancı para kullanmalarıdır. Tam dolarizasyon, bir ülkenin ulusal parasını tamamen terk edip, yabancı para birimini resmi para birimi olarak kabul etmesidir. Kısmi dolarizasyon; bir ülkede ekonomik birimlerin, yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamında ulusal paranın olası değer kaybından korunmak amacıyla, ulusal para cinsinden finansal varlıklar yerine yabancı para cinsinden finansal varlıkları seçmeye başlamasıyla ortaya çıkmaktadır. Genelde dolarizasyonun ilk aşamasının, yabancı para cinsinden varlıkların değer biriktirme aracı olarak kullanılmaya başlanması olan ‘varlık ikamesi’ şeklinde geliştiği görülmektedir. Öte yandan, özellikle gelişmekte olan piyasalarda yakın geçmişte sıkça yaşanan bankacılık krizleri, iktisat yazınına varlık dolarizasyonunun yanı sıra ‘yükümlülük dolarizasyonu’ kavramını da eklemiştir. Yükümlülük dolarizasyonu; ülkedeki bankacılık ve kamu kesimi dahil olmak üzere tüm ekonomik birimlerin, yabancı para cinsinden büyük miktarda yükümlülüklerinin bulunmasıdır. Hem varlık hem de yükümlülük dolarizasyonları tek bir başlık altında toplanarak ‘finansal dolarizasyon’ olarak nitelendirilebilir. Finansal dolarizasyon, bir ülkedeki yerleşiklerin, hem varlık hem de yükümlülüklerini yabancı para cinsinden tutma eğilimleri olarak tanımlanmaktadır.

Dolaşımdaki Banknotlar (Banknotes in Circulation)

TCMB tarafından tedavüle çıkarılmış ve tedavülde bulunan banknotlardır.

Dolaşımdaki Para (Currency in Circulation)

Dolaşımdaki banknotlar ile madeni para toplamından, banka kasalarında bulunan banknot ve madeni para tutarlarının çıkarılması ile elde edilen tutardır.

Dönemsel Faiz (Periodic Interest Rate)

Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.

Döviz Kuru (Exchange Rate)

Ulusal bir paranın, diğer bir ulusal para cinsinden ifadesidir.

Döviz Kuru Rejimleri (Exchange Rate Regimes)

Döviz kurları günümüzde özellikle küçük ve açık ekonomiler için taşıdıkları önem ve reel ekonomiyi doğrudan etkileme potansiyelleri nedeniyle, uygulanan para politikası çerçevesinde doğrudan hedef, gösterge veya araç olarak kullanılmaktadırlar. Döviz kuruna yönelik uygulamalar, bir uçta sabit kur rejimi, diğer uçta ise serbest dalgalı olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir. Sabit kur rejiminde, ulusal paranın değeri yabancı bir para veya paralardan oluşan bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Para Kurulu (Currency Board) türü uygulamalarda, bir taraftan kur sabitlenirken diğer taraftan ulusal para arzı tamamen bu kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alım-satımlarına bağlanmaktadır. Serbest dalgalı kur rejiminde ise, döviz kurunun fiyatı piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Bunların yanı sıra birçok ara rejim mevcuttur. Örneğin dalgalı kur rejiminde kur büyük ölçüde piyasadaki arz ve talep koşullarına göre belirlenmekle birlikte para otoritesi piyasaya seyrek olarak ve sınırlı miktarlarda müdahale etmekte; kontrollü dalgalanma (managed float) rejiminde yine herhangi bir kur hedefi olmamakla birlikte çeşitli nedenlerle sık sık müdahaleler gerçekleşebilmektedir. Sürünen kur (crawling peg) adı altındaki rejimlerde ise, kur belirli bir takım kriterlere göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu şartlara göre değişmektedir.

Dünya Bankası (World Bank)

1944 yılı sonrasında, Avrupa’nın yeniden imarına yönelik olarak “Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (International Bank for Reconstruction and Development – IBRD)” adı altında kurulan uluslararası bir örgüttür. Daha çok, gelişmekte olan ülkelere uzun vadeli proje kredileri sağlamaktadır. Son yıllarda görev tanımları içine, gelişmekte olan ülkelerin dış borçları ve yoksullukla mücadele kavramları da girmiştir.